“Somatik semptom bozukluğu nedir?” sorusuna, tıbbi bir gerekçe olmadan ortaya çıkan ağrı ve yorgunluk gibi fiziksel belirtilerin kişilerde aşırı kaygı uyandırması ile karakterize psikiyatrik bir rahatsızlık şeklinde yanıt verilebilir.
Somatik bozukluğu bulunan kişi yaşadığı semptomlarla ilgili o denli yoğun düşüncelere, duygulara ve davranışlara sahip olabilir ki günlük hayatta bazı aktiviteleri yapamayacağı hissine kapılabilir, rutin tıbbi sorunların yaşamını tehdit edebileceğine inanabilir. Yaşadığı semptomlar hakkında tıbbi destek aldığında ve hislerini yanlışlayan sonuçlar kendisine izah edildiğinde dahi yaşadığı endişeleri geride bırakamayabilir.
Somatik belirti bozukluğu belirtilerinin görüldüğü durumlar arasında ağrı, yorgunluk, halsizlik ve nefes darlığı gibi farklı şikayetler yer alabilir. Şikayetlerin şiddeti hafif, orta veya yüksek dereceli olabilir. Bazı kişileri tek bir fiziksel şikayet, bazılarını ise birden çok şikayet endişeye sürükleyebilir.
Bireylerin fiziksel semptomlara verdikleri tepkiler, bu semptomlar karşısında nasıl hissettikleri somatik belirti bozukluğu için ayırt edicidir.
Somatik belirti bozukluğu yaşayanlar;
- Fiziksel semptomlar karşısında aşırı endişe duyabilirler,
- En basit şikayetleri ciddi bir hastalığın habercisi olarak değerlendirebilirler,
- Birçok kez tıbbi destek alabilir ancak sonuçlara inanmayabilirler,
- Doktorların semptomlarını ciddiye almadığı hissine kapılabilirler,
- Sağlık sorunlarını düşünerek çok zaman ve enerji harcayabilirler,
-Şikayetleri ile ilgili düşünceleri, duyguları ve davranışları nedeniyle günlük hayatlarında aksama yaşayabilirler.
Somatik semptom bozukluğu nedenleri kesin olarak bilinmemekle birlikte bu rahatsızlığa yol açabileceği düşünülen çeşitli risk faktörlerinden söz edilmesi mümkündür.
Ağrı hassasiyeti gibi genetik özellikler, olaylara olumsuz bir bakış açısıyla yaklaşmak, stresle baş etmede zorluk yaşamak, yetiştirilmeden kaynaklı faktörler somatik belirti bozukluğu riskini artırabilir. Aynı şekilde geçmiş dönemde yaşanan travmatik deneyimlerin, anksiyete bozukluğuna sahip olmanın, aile öyküsü nedeniyle ciddi sağlık problemlerinin yaşanacağı endişesinin de risk faktörleri arasında yer aldığı ifade edilebilir.
Somatik belirti bozukluğu tedavisi kapsamında temel amaç bireylerin yaşadığı semptomların kontrol altına alınması ve hayat kalitelerinin artırılmasıdır.
Bu hastalığa sahip bireyler gerçekte olmayan bir fiziksel rahatsızlıkları olduğuna inanırlar. Gündelik yaşamda olabilecek sıradan bedensel belirtileri (kolun karıncalanması ve uyuşması, karın ağrısı, baş dönmesi gibi) ciddi bir hastalık (kalp krizi veya yetmezliği, beyin tümörü gibi) belirtisi olarak yorumlarlar. Bunun sonucunda birey hiç vakit kaybetmeden ilgili uzman doktora başvuracak ve bir dizi tetkikler yaptıracaktır. Tahlil sonuçlarının iyi çıkmasına itibar etmeyecek ve tekrar tekrar muayene ve yeni tetkikler yaptıracaktır. Yani ciddi bir hastalığa sahip oldukları inancı ve kaygıları devam eder.
Genelde bu hastalar gerekli değerlendirmeler yapıldıktan ve bedensel bir hastalık saptanmadıktan sonra psikiyatri uzmanına yönlendirilirler. Ancak bir çok hasta psikiyatri uzmanına gitmek yerine başka brans bir uzman doktora gitmeyi tercih eder. Birey sözde fiziksel hastalığına “teşhis koyacak” bir doktor arar ve bu arayışlar bir süre böyle sürer gider. Aslında her muayene, yapılan her yeni tetkikler ruhsal bir bozukluk olan bu hastalığın daha da pekişmesine neden olur.
Psikiyatri uzmanı bu hastaları gördüklerinde hastayı ciddi bir şekilde dinlemeli, tetkiklerine dikkatli bir şekilde bakmalıdır. Böylece tanı koyma aşamasında gözden kaçan bir şey olmaz, hem de hasta ile güven ilişkisi kurulabilir.
Bazı özel hallerde ilaç kullanılsa bile, bu hastaların bedensel hastalıkları olduğuna dair inançlarının ortadan kalkması ve aslında ruhsal bir hastalıkları olduğuna ikna olmaları için psikoterapiye ihtiyaçları vardır.